Uygarlıkların Kalbi Aydın Belgeseli Rotası
  • A
  • Didyma Antik Kenti ve Apollon Tapınağı
  • AYDIN, Didim
  • Tüm sanatların, müziğin, güneşin, şiirin ve ateşin tanrısı, kehanet yapıcı ve bilici tanrı Apollon onuruna inşa edilen Apollon Tapınağı’na mutlaka uğrayın. Didyma aslında bir antik kent değil, kutsal bir mekan, Milet’ten gelen kutsal yol ile bağlantılı bir kehanet merkezi… Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce Apollon Tapınağı’nın bugünkü yerinde kutsal sayılan defne ağaçlarından oluşan bir koruluk, su kaynağı ve kuyu varmış. Tanrı Zeus Leto'yu burada görmüş, iki tanrı birbirinden hoşlanmış ve Leto ikiz çocukları Apollon ile Artemis'e hamile kalmış. Bu ikiz tanrılardan dolayı bu bölgeye ikiz anlamına gelen "Didymos" sözcüğünden türeyen Didyma - Didim adı verildiği kabul edilir. Antik dönemde dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden olan Apollon Tapınağı’nı, o dönemin ünlü coğrafyacısı Strabon dünyanın en büyük ve en görkemli tapınağı olarak tanımlar.  Efsanelere göre, biliciliğin tanrısı Apollon çok sevdiği çoban Brankhos’a kehanetin sırlarını öğretir. Çoban Brankhos’ta Apollon adına bu tapınağı kurar. Biliciliğin çok yaygın olduğu o dönemde devlet adamları savaşa gitmeden önce savaşın sonucunu öğrenmek, hastalar ise şifa bulmak için tapınağa giderler ve bilicilere danışırlardı. Rahipler ve rahibeler aylar öncesinde tapınağı yıkayarak ayinlere hazırlanır, ayin sırasında kurbanlar kesilir, insanlar dileklerini bir kağıda yazarlar, kutsal şarkılar ve özel ritüeller eşliğinde gerçekleşen ayin sonrasında rahibeler dilek sahibine tanrıların mesajını bir şiir olarak aktarırdı.  İlk yapımı MÖ 8. yy. sonlarına tarihlenen yapı, MÖ 560 yılında Apollon adına tapınak haline getirilir. MÖ 494’te,  Miletos’a saldıran Perslerce tahrip edilen tapınak, Büyük İskender’in Pers zaferi sonrasında tekrar inşa edilmeye başlandı. Yapımı MS 2. yüzyıl ortalarına dek süren görkemli tapınak, yine de tam olarak bitirilemedi. İkili sıralar halinde yer alan 124 adet sütunun yer aldığı tapınakta günümüzde sütunların bazıları halen ayakta... Eşsiz bezemelerin ve el işçiliğinin nadide örneklerini görebildiğiniz tapınak, plan, mimari ve mitolojik hikayeleriyle benzeri diğer tapınaklardan ayrılır. Bu görkemli tapınağı ziyaret ettiğinizde, dileğinizi tanrılara iletebilirsiniz. Belki de o sırada, bilici bir rahibenin dileğinize dair tanrılardan gelen mesajını bir şiir olarak kulağınıza fısıldadığını duyabilirsiniz.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • B
  • Milet Antik Kenti
  • AYDIN, Didim
  • Tarihçi Heredot’a göre İyonya’nın Mücevheri Milet, İyonların Anadolu kıyısındaki en büyük ve önemli liman kentlerindendir. Didim’e sadece 20 km mesafedeki Antik Çağ’ın filozoflar kenti Milet, çok iyi düzenlenmiş ızgara şehir planıyla tanınır. Hatta Miletli Hippodamos’un Dikey Izgara Sistemi temelli kent kavramını uygulayan kişi olduğuna inanılır. Ege ve Anadolu bağlantı noktasında olduğu için ticari açıdan büyük önem taşıyan kent deniz aşırı kolonileri sayesinde çok zenginleşir ve en parlak dönemini MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda yaşar. MÖ 546’da Perslerin eline geçer, daha sonra Roma Dönemi’nde bağımsız bir şehir olarak varlığını sürdürür. Ancak, zamanla Büyük Menderes Nehri’nin azizliğine uğrar, Ege’deki pek çok antik kent gibi denizle bağlantısını yitirerek ticari açıdan zayıflar ve önemini yitirir. Birçok döneme ait hamam, agora, gymnasium, stoa ve dini yapıların arkeolojik kazılar sonucu günümüzde ayakta olduğu kentte, 15 bin kişi kapasiteli ve mükemmel bir akustiğe sahip Roma Dönemi tiyatrosu mevcuttur. Sadece Milet değil, Priene Antik Kenti ve Didim Apollon Tapınağı buluntularının sergilendiği Milet Müzesi antik kentle karşılıklı yer alır.Bir zamanlar ticaret, felsefe, sanat ve mimarinin hayat bulduğu Milet’i ziyaret ederseniz, bu kentte yaşamış felsefenin babası Thalesi’i, Ayasofya’nın mimarı İsidoros’u, Apollon Tapınağı’nın mimarı Daphnis’i ve eserlerini de hatırlamadan geçmeyin. Rivayet edilir ki günlerden bir gün Zeus fakir bir Miletli ile uzun bir tartışmaya tutuşur. İkisi de bir türlü geri adım atmayınca, tartışma uzayıp gider. Tanrı olmanın avantajıyla Zeus “Bana bak, beni daha fazla kızdırma, şimdi bir şimşek çakar, seni cayır cayır yakarım!” der. Miletli fakir ise gayet sakin bir şekilde; “Koca Zeus, bu öfkenle haksız olduğunu nasıl da kanıtladın!”... Nihayetinde fakirin başına geleni bilen olmasa da Miletlilerin tanrıyla özdeş bir düşünce yapısına sahip olduğu aşikâr. Bundan tam 2600 yıl önce, akılcı düşüncenin ve felsefenin temellerinin bu şehirde atılması da tarihin gerçek anlamdaki ilk filozofu kabul edilen Thales’in burada yaşaması da öğrencileriyle “Fizikçiler Okulu” adıyla pozitif bilimin temellerini atmaları da tesadüf değil...  
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • C
  • Milet Müzesi
  • AYDIN, Didim
  • Milet Antik Kenti'nin karşısında yer alan Milet Müzesi açık ve kapalı alanlarıyla hem görsel hem bilimsel açıdan ziyarete değer bir müzedir. Milet'in yanı sıra Priene Antik Kenti ve Didim Apollon Tapınağı buluntularının da yer aldığı müzede Milet şehir sembolü olan aslan heykelleri, yazıtlar, lahitler, mimari eserler, sikkeler, süs eşyaları, bronz ve pişmiş toprak eşyalar sergilenir.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • D
  • Priene Antik Kenti
  • AYDIN, Söke
  • Aydın’ın Söke ilçesinin güneybatısına uzanan ve Mykale Dağı’nın (Samsun Dağı) güney yamaçlarını izleyen yol üzerine kurulu antik kent, döneminin en güzel sahil kentlerinden biri olsa da yüzyıllar boyunca Büyük Menderes Nehri’nin getirdiği alüvyonlar sayesinde artık denizden uzak... Hâkim mevkisi sayesinde önemli bir savunma avantajı olan şehir Milet gibi bir İyon Birliği üyesiymiş. Hakkındaki ilk yazılı bilgiler MÖ 7. yüzyıla dayanan şehrin en önemli yapıları arasında Demeter, Athena, Zeus ve Mısır tapınakları, agora, kent meclisi, Büyük İskender’in evi, Bizans Kilisesi, nekropol ve konut alanları bulunuyor. Antik tiyatrosu ise Helenistik Dönem tiyatro mimarisinin belki de en güzel temsili... Miletli Hippodamos tarafından geliştirilen "Izgara Planı"na göre inşa edilen, genellikle dik açılı sokakların bulunduğu, geometrik bir plana sahip Priene eski şehir planlamacılığının en güzel örneklerinden biri… Priene Arkeolojik Alanı, 2018 yılı itibarıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • E
  • Kadıkalesi Anaia Antik Kenti
  • AYDIN, Kuşadası
  • Prehistorik dönemden Osmanlı Dönemi'ne kadar yerleşim yeri olarak kullanılan Kadıkalesi/Anaia, Ege deniz ticaretinde çok önemli bir role sahip olan Samos Boğazı'na hakim bir mevkiide kurulmuş. 12. yy. ile tarihlenen kalenin içinde yer alan kilise-manastır kompleksi görkemli boyutları ve benzersiz alt yapısıyla kentin Bizans Dönemi'nde önemli bir alan olduğunu gösteriyor.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • F
  • Magnesia Antik Kenti
  • AYDIN, Germencik
  • Aydın’a bağlı Germencik ilçesi, Ortaklar Mahallesi’ndeki kent Magnetler tarafından kurulmuş. Priene, Efes ve Tralleis üçgeni arasında stratejik ve ekonomik açıdan önemli bir konumu olan kent zamanımızdaki ününü biraz da tasarım ve uygulamalarıyla meşhur mimar Hermogenes’a borçlu... Efsaneye göre Magnetler ana yurtları Thesselia’yı terk ederek Girit Adası’nda Magnesia adıyla bir kent kurarak kendilerine kehanet ile bildirilen beyaz karganın görünmesi için 80 yıl beklerler. Beyaz karganın    görünmesinden sonra, Delphi’ye gönderdikleri heyetten ikinci bir kehanetle Leukippos’un liderliğinde Anadolu’da Thorax (Gümüş Dağı) eteklerine gideceklerini, ardından Manthios (Menderes) Nehri’nin denize döküldüğü yerden karaya çıkıp  Mandrolytia kentine ulaşacaklarını öğrenirler. Magnetler’in lideri Leukippos burada Madrolytos’un kızı Leukophryene ile tanışacak, kız da aşkı uğruna kentin kapılarını düşmanlarına açacaktır. Leukophryene’in yardımı ile ele geçirilen Mandrolytia adının daha sonra Magnesia olarak değiştirildiği ve bu adı alma nedeninin kentin kurucuları Magnetler’den kaynaklandığı düşünülür.  
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • G
  • Tralleis (Üç Gözler / Efeler)
  • AYDIN
  • Günümüzde halk tarafından “Üç Gözler” diye adlandırılan Tralleis’in ismini Trallar ve Argonlar tarafından Dor göçleri sonrasında aldığı da Tralla veya Thiba adlı bir amazondan aldığı da söylenmektedir. Günümüze dek ayakta kalan tek yapı kente “Üç Gözler” ismini veren gymnasium kalıntısıdır. Etrafında ise çoğunluğu Roma - Bizans Dönemi’ne ait stadion, surlar, latrina, mezarlar, konutlar, dükkânlar ve şapel yer alır. MÖ 13. yüzyılda kurulan, Antik Çağ’da seramik ve heykelcilik gibi sanat dallarında parlayan, Bizans egemenliği altındayken önemli bir piskoposluk merkezi olan şehir 13. yüzyılda Selçuklular tarafından ele geçirilmiştir. Şu anda da tarih ve arkeolojiseverler tarafından ziyaret edilmektedir. İlk Çağ’da ürettiği deriler ve kırmızı renkli çanak çömlek ile ünlü olan Tralleis, heykel ve süsleme sanatı gelişmiş bir kenttir. Afrodisyas’ın dünyaca ünlü heykeltıraşları Tralleis’teki okulun öğrencilerindendir. Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustası ile Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios Tralleis’te yetişmiştir. Heykel sanatının dünyaca meşhur heykellerinden Farnese Boğası ve Genç Atlet Tralleis eserleridir. Tralleis Antik Kenti’ne ait ören yeri, Aydın merkez ilçenin kuzeyinde , “Topyatağı” denilen trapez biçimli kesik bir tepe üzerinde yer alıyor. Günümüzde halk tarafından “Üç Gözler” diye adlandırılan Tralleis’in ismini Trallar ve Argonlar tarafından Dor güçleri sonrasında alıdığı da Tralla veya Thiba adlı bir amazondan aldığı da söylenmektedir. Günümüze dek ayakta kalan tek yapı kente “Üç Gözler” ismini veren Gymnasium kalıntısıdır. Etrafında ise çoğunluğu Roma – Bizans Dönemi’ne ait stadion, surlar, latrina, mezarlar konutlar , dükkanlar ve şapel yer alır. MÖ. 13. yüzyılda kurulan, Antik Çağ’da seramik ve heykelcilik gibi sanat dallarında parlayan, Bizans egemenliği altındayken önemli bir piskoposluk merkezi olan şehir 13. yüzyılda Selçuklular tarafından ele geçirilmiştir. Şu anda da tarih ve arkeolojiseverler tarafından ziyaret edilmektedir.  İlk Çağ’da ürettiği deriler ve kırmızı renkli çanak çömlek ile ünlü olan Tralleis, heykel ve süsleme sanatı gelişmiş bir kenttir. Afrodisyas’ın dünyaca ünlü heykeltraşları Tralleis’teki okulun öğrencilerindendir. Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustası ile Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios Tralleis’te yetişmiştir. Heykel sanatının dünyaca meşhur heykellerinden Farnese Boğası ve Genç Atlet Tralleis eserleridir.      
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • H
  • Aydın Arkeoloji Müzesi
  • AYDIN, Efeler
  •  
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • I
  • Alabanda Antik Kenti
  • AYDIN, Çine
  • Günümüzdeki adıyla Araphisar/Doğanyurt, Aydın’ın Çine ilçesine 7 km uzakta, kuruluşu MÖ 3000’li yıllara dayanan bir yerleşim. Alabanda; bir dönem bölgede altın para basma yetkisine sahip tek kent oluşu, sanat yönünden civar kentler arasında üstünlüğü ve MÖ 1. yüzyılda bölge başkenti ilan edilerek Milet, Priene, Tralleis ve Nysa’nın Alabanda’ya bağlanması ile tanınıyor. Kentin oldukça zengin halkının eğlenceye düşkünlüğü ve kentte arp çalan pek çok kızın olduğu da Strabon sayesinde gunümüze ulaşan bilgiler. Demokrasinin Anadolu’da yeşermeye başladığının göstergesi sayılan meclis binası da düşünüldüğünde, antik kentin tarihçiler tarafından en az Efes kadar önemli değerlendirilmesi şaşırtıcı değil. Byzantionlu Stephanos Alabanda isminin nereden geldiğine dair şu bilgiyi verir: Alabanda adının başındaki “ala” Karia dilinde at, ”banda” eki zafer anlamına gelir. Kent bu ismi Kral Kar’ın at yarışlarından zaferle çıkan oğlu Alabandos’tan alır. Öte yandan ünlü Romalı devlet adamı ve yazar Marcus Tillius Cicero’dan (MÖ 106-43) öğrendiğimize göreyse isim Roma Dönemi başlarına kadar kültü süren tanrı Alabandos’tan kaynaklanır. Efsaneye göre çoban Marsyas tanrıça Athena’nın lanetlediği flüdü bulup çalmaya başlar. Sesini öyle çok sever ki çaldıkça ustalaşır, etrafındakileri kendine hayran bırakır ve “Tanrı Apollon’un liri bile benim flüdüm kadar güzel ses çıkaramaz” diye böbürlenir. Bu söylentiler kulağına çalınan Apollon Marsyas’la yarışmayı teklif eder ancak bir şartla: galip mağluba istediğini yapacaktır. İlk turda Marsyas başarılı olsa da ikinci turda enstrümanları tersten çalmayı teklif eden Apollon’un kurnazlığı sebebiyle Marsyas flütten tek bir nota bile çıkaramaz ve Apollon tarafından derisi yüzülerek öldürülür. Efsanenin devamına göre flüt ustasının ölümüne üzülen Sanatın Dokuz Perisi ağlayarak bugünkü adı Çine Çayı olan Marsyas Irmağı’nı oluşturur.  
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • J
  • Alinda Antik Kenti
  • AYDIN, Germencik
  • Yüksek ve sarp bir tepe üzerinde kurulmuş önemli bir Karia kenti... MÖ 4. yüzyılda inşa edilen iki akropolü bulunan kentin taş surlarla çevrili olması dikkat çeker. Güney bölümündeki agorası, Büyük İskender tarafından yaptırılan 35 oturma sırası bulunan tiyatro binası ve kenti besleyen su kemerleri korunarak günümüze ulaşmış yapılarıdır. Kraliçe sarayı, lahitleri, sarnıçları ve kanalizasyon teşkilatı ile mükemmel bir plana sahip şehir, tipik bir Karia kenti olma özelliğiyle ziyaretçilerini ağırlar. Alinda önceleri Etiler’in iken Büyük İskender tarafından Karia Kraliçesi Ada’ya verilir. Strabon’a göre MÖ 340’ta Hekatomnos’un kızı Ada Halikarnassos’tan kovulduğunda bu bölgeyi kendine başkent yapar. Bu dönemde Alinda kenti Grek kültünü benimser, Roma Dönemi’nde de önemini sürdürür.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • K
  • Gerga Antik Kenti
  • AYDIN, Çine
  • Çine merkezine yaklaşık 20 km, Alabanda Antik Kenti'ne ise 13 km uzaklıkta, dağlık alandaki mevkisi sayesinde Karia karakterini muhafaza edebilmiş bir antik kent. Ayakta kalan yapıların arkaik ve Roma dönemlerine ait ait olduğu düşünülüyor.  Çine'nin Alabayır Mahallesi'nden doğa manzaraları eşliğinde güneye doğru uzanan yolu takip ederek kenti ziyaret edebilir, tapınak olduğu düşünülen üçgen alınlıklı taş yapıyı ve sur duvarı kalıntılarını görebilirsiniz. 
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • L
  • Nysa Antik Kenti
  • AYDIN, Sultanhisar
  • Sultanhisar’ın 3 km kuzeyindeki Nysa, Helenistik Dönem’de MÖ 3. yüzyılda Tekkecikdere akarsuyunun iki tarafına kurulmuş, Anadolu’yu Karia ve İyonya’ya bağlayan ulaşım ve ticaret yolları üzerinde köprü vazifesi görmüş. Akarsuyun iki yakasına kurulması sebebiyle romantik bir manzara sunan bir tür çifte kent Nysa, Türkiye’de ilk arkeopark olarak düzenlenmeye çalışılan antik kenti. Coğrafyayla uyumlu bir biçimde inşa edilmiş yapılarının çoğu Roma ve Geç Roma Dönemi mimari ve mühendisliğinin örneklerini sergiliyor. Genç erkeklere eğitim verilen gymnasium, kentin politik ve ticari yaşantısının şekillendirildiği gerontikon (yaşlılar meclisi), akarsuyun iki yakasını bir araya getiren 3 köprü ve bir tünel; şehrin ruhunu yansıtan ve dönemin yaşam tarzı hakkında fikir veren, öne çıkan eserler arasında yer alıyor. Döneminin önemli bir eğitim ve kültür kentidir Nysa öyle ki Geographika’nın yazarı ünlü coğrafyacı Strabon eğitimini burada sürdürmüştür. Hatta MS 2. yüzyıla dayanan kütüphanesi; Efes Celcius Kütüphanesi’nden sonra Anadolu’nun en iyi korunmuş ikinci Antik Çağ kütüphanesi olarak biliniyor. 12.000 kişilik at nalı planlı tiyatrosu, dört yanı çift sıra sütunlarla çevrili agorası, amfi tiyatro olarak da tanımlanan stadyumu, eski çağlarda Akharaka olarak adlandırılan kutsal tapınağı ve Bizans Dönemi'nden kalan şehir surlarının da sayesinde Nysa, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Öyküye göre, Lakedaimon’dan gelmiş Athymbrados, Athymbros ve Hydreios adlı üç kardeş kendi isimlerine göre adlandırılan üç kent kurar. Sonradan yetersiz şekilde iskân edildiklerinden bu üç kentte oturanlar tarafından Nysa kurulur. Strabon, Geographika adlı eserinde Nysalıların Athymbros’u gerçek kurucuları olarak kabul ettiklerinden bahseder.  
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • M
  • Afrodisias Arkeoloji Müzesi
  • AYDIN, Karacasu
  • Afrodisias Antik Kenti kazılarından çıkarılan eserlerin sergilendiği müze, ören yeri ile müzenin iç içe olduğu nadir örneklerden biri... Ünlü Afrodisiaslı heykeltıraşların döneme damgasını vurmuş eserleri arkeoloji müzesinde sergileniyor. Heykeltıraşların meşakkat ve hünerle form verdiği beyaz, mavi-gri mermerlerin kaynağı olan Babadağ, geçmişte sanatçılara ilham verdiği gibi bugün de ziyaretçilerini selamlıyor. Heykeltıraşlığın ünlü olduğu Afrodisias Antik Kenti’ne özel müzede heykelciliğin önemli örnekleri yer alıyor. Karacasu’daki müzede, 1961 yılından önce yapılan ve Prof. Dr. Kenan T. Erim’in başlattığı kazılarda elde edilen kazılarda çıkan eserler görülebiliyor. 
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
  • N
  • Afrodisias Antik Kenti
  • AYDIN, Karacasu
  • Karacasu’ya sadece 10 km uzaklıktaki anıt yapıları çok iyi korunmuş bir antik kent: Afrodisias... Güzellik, aşk, doğa ve bolluk tanrıçası Afrodit’e adanan kent, Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alır. Kentin bulunuş öyküsü de en az kentin kendisi kadar güzel… Ara Güler, 1958 yılında baraj açılışının fotoğraflarını çekmek için Aydın’a gider, dönüşte ise yolunu kaybeder ve kendisini Karacasu’nun Geyre beldesinde bulur. Bakar ki köylüler tarihle iç içe yaşıyor. Roma sütunları, sütun başları, lahitler… Usta fotoğrafçı bunları fotoğraflar ve Afrodisias böylelikle gün ışığına çıkmaya başlar. Roma Dönemi’ndeki ünlü heykel okuluyla bir sanat merkezi konumunda olan kentte yer alan Afrodit Tapınağı, antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ve kentin simgesi olarak bilinen Tetrapylon adlı anıtsal kapı görülmeye değer. Antik dönemin en iyi korunmuş stadyumlarından olan 270 metrelik stadyumun çevresinde 30 bin kişilik oturma alanı bulunur. Ören yeriyle iç içe ender müzelerden, antik şehir girişindeki Afrodisias Müzesi'ndeyse, Afrodisias Antik Kenti kazılarında ortaya çıkartılan eserler sergilenir. Özellikle mermer heykeller göz kamaştırıcı güzelliktedir. Antik kentin içerisinde Ara Güler’in Afrodisias’ı ilk keşfettiği fotoğraflardan oluşan antik kent kalıntılarıyla köylülerin bir arada fotoğraflarının bulunduğu bir sergi de bulunur. Afrodisyas 2017 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır.
    Devamını Gör
  • Nasıl
    Giderim ?
Buraları da Gez !
Rotanıza bu lokasyonları da ekleyin...
Kayıtlı E-Posta Adresinizi Giriniz